-
Görme bozuklukları
-
Göz hareketlerinde kısıtlanma ve bununla ilişkili olarak çift görme
-
Göz etrafında ve/veya yüzde ağrılar
-
Konuşma bozuklukları
-
Vücudun bir tarafında kuvvet ya da duyu kaybı
-
Yürüme bozuklukları
-
Bunama
-
Duygulanım bozuklukları
-
Baş ağrısı
Bu bulgular hekim tarafından doğru bir şekilde okunup gerekli incelemeler yapılırsa, anevrizmayı henüz kanamadan teşhis etme şansı olabilir. Bazen de, başka nedenlerle yaptırılan görüntülemelerde rastlantısal olarak anevrizma saptanabilir. Anevrizma kanamadan tanı konması, hem hasta hem de hekim açısından çok şanslı bir durumdur
Anevrizmaların tanısında kullanılan incelemeler
Bu dinamik sürecin başından sonuna değin, en temelde beynin kaba morfolojik yapısını, kafa içindeki kompozisyonu, beyin damar ağacını ve bu yapıdaki patolojik oluşumları, kanamanın yerleşimini, büyüklüğünü ve seyrini, beynin ve damar yapısının bu sürece nasıl yanıt verdiğini anlamak için beynin kanlanmasını ve işlevsel haritasını, vücudun hayati fonksiyonlarının ve tüm diğer sistemlerinin durumunu sürekli bir şekilde izlemek gereklidir. Bunun için pek çok tetkik yapılır ve bunlar birbirini tamamlayacak bilgiler sağlar. Bilgisayarlı beyin tomografisi kanamayı, kanamanın etkilerini ve muhtemel etyolojik lezyonu göstermede; serebral anjiyografi (DSA), beyin damar ağacını ve beyin anevrizmasını ya da başka bir damarsal lezyonu (beyin damar yumağı gibi) ayrıntılı olarak ortaya koymada; serebral manyetik rezonans görüntüleme (MRG) beyin görüntülemesi ve beyin fonksiyonları ile ilgili daha ileri bilgiler sağlamada, Nöro-Yoğun Bakım Ünitesinde kullandığımız çeşitli girişimsel monitörizasyonlar da tüm vücut ve özellikle hayati fonksiyonların takibini sağlamamızda ve bu değerleri optimal aralıkta tutmamızda bize yararlıdır.
Bir beyin damarı anevrizması patladığında görülen belirtiler:
Bir beyin damarı anevrizması patladığında klinik olarak spontan subaraknoid kanama (SAK) ortaya çıkar: Baş ağrısı (başağrısının özellikleri: Ani, daha önce hiç yaşamadığı derecede çok şiddetli, hiçbir şekilde hafiflemeyen, ısrarcı baş ağrısı) kardinal belirtidir ve tanı koymada çok kıymetlidir. Bunu sadece tüm hekimlerin, tıp öğrencilerinin, sağlık çalışanlarının değil aynı zamanda tüm toplum bireylerinin bilmesi gereklidir. Çünkü bu tablonun olabileceği ne kadar erken akla gelir, erken tanı konur ve hasta uygun merkeze ulaştırılır ise, sonuç da o ölçüde iyi olacaktır. Hasta uygun merkeze ulaştırılana kadar solunum ve kalbinin çalışması emniyete alınmalı; rahat bir pozisyonda tutulmalıdır. Bu süreçte İlk Yardım Sağlık Ekibine haber verilmeli ve uygun koşullarda hastaneye götürülmelidir. Buradaki en önemli nokta götürülecek hastanenin yüksek donanımlı, bu alanda uzmanlaşmış deneyimli ekibi olan bir merkez olmasıdır. Anevrizma kanamasına bağlı subaraknoid kanamalı hastalarda çağdaş tedavi, hastayı olabildiğince erken dönemde (dakikalar-saatler içinde) Nöro-Yoğun Bakım Ünitesi’ne alarak ilk dakikalardan itibaren tüm hayati fonksiyonların kontrol altına alınmasıdır. Böylece beyin korunarak, beyin damarlarının anjiyografisi ve tüm ileri incelemeleri tamamlanarak deneyimli bir Serebrovasküler Cerrahi ekibince ameliyata alınarak yüksek standartları gerektiren tedaviler uygulanabilir. Hastada sonucu belirleyen en önemli faktörler kanamanın şiddetinin ölçüsü ve buna yol açan anevrizmanın teknik zorluklarıdır. Tabii ki, hastaya özgü faktörler olarak yaş, hastanın damar yapısı, genel sağlık durumu, hipertansiyon, diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi eşlik eden ciddi süregen sistemik hastalıklar da hastalığın seyrinde ve sonuçta etkilidirler.
Ameliyat süreci
Bu hastalarda yaklaşımımız, erken tanıyı takiben hastanın hemen Yoğun Bakım Ünitesi’ne alınarak tüm hayati fonksiyonlarının sürekli olarak izlenmesini sağlayan monitörizasyon girişimlerinin yapılmasıdır. Bu süreçte hastanın diğer sistemlerinin değerlendirilmesi, beyin metabolizmasının ve kanlanmasının, en iyi şartların ve tedavinin sağlanması, ameliyat öncesi gereken tüm ileri incelemelerin yapılarak bir an önce ameliyata alınması, işin en önemli ve belirleyici halkalarından birini oluşturur. Bu işlemler, çağdaş nöroşirürjide ilk 72 saat/3 gün (hatta bazen ilk 96 saat/4 gün) içinde olmalıdır diye benimsenir ve önerilir; hastanemizde tüm bu işlemler birkaç saat içinde gerçekleştirilip ilk 6 saat içinde hastayı ameliyata almamız mümkün olmaktadır. Ameliyatta öncelikli hedef kanamaya yol açan anevrizmanın klip dediğimiz özel bir alaşımdan yapılmış, mandala benzer milimetrik boyutlarda bir malzeme ile kapatılması ve bunun normal beyin damarlarının hiçbir biçimde zarar görmeden yapılmasıdır; ayrıca kanamanın temizlenmesi, beyin damar ağacının gözden geçirilmesi ve süreç boyunca ortaya çıkması olası komplikasyonlara yönelik tedbirlerin alınması da ameliyatın temel amaçlarıdır. Bu hastalar için ameliyat sonrasında yine Yoğun Bakım Ünitesi’nde çok spesifik, ileri bir takip ve yoğun tedavi dönemi şarttır. Bu yaklaşım ile hastada kanamanın oluşturduğu beyin hasarına çok erken müdahale edilebilmekte, anevrizmanın yeniden kanaması riski önlenmekte ve kanama ile başlayan ve ayrı bir anayoldan yürüyerek beynin ilave hasar görmesine neden olan süreç kırılmakta, gelişecek diğer ciddi komplikasyonlar oluşmadan ortadan kaldırılmaktadır. Böylece, tedavinin ana hatlarını, beyni tüm bu seyir boyunca korumak ve kanamaya yol açan hadiseyi ortadan kaldırmak oluşturmaktadır.Ameliyat sonrası süreç
Hastanede kalış süresi hastadan hastaya değişiklik gösterir; ancak 14 günden az değildir. Hastanın günlük hayata dönüşü kendisine bağlıdır. Bu alandaki tüm bilimsel yayınların gösterdiği verilere göre, kimi hasta en iyi tıbbi tedavi ve ameliyata rağmen ağır nörolojik işlev bozukluğu kalabilir, kimi hastalarda hafif nörolojik işlev bozukluğu devam edebilir. Ancak, çok mutluyuz ki, bizim serimizde en sık gördüğümüz sonuç; hastanın iyi bir psikokognitif ve nörolojik tabloda eski normal hayatına dönmesidir. Bu da kanamadan ve ameliyattan yaklaşık bir ay sonra mümkün olabilmektedir.
Anevrizma ameliyatı geçirmiş bir kişinin hekime başvuracağı durumlar
Bu hastalar Beyin Cerrahisi’nin en ağır ve hassas dengedeki hastalarından olduğu için zaten hastanın nörolojik ve diğer sistematik tablosu stabil ve optimal düzeye ulaşmadan bu hastaları hastaneden taburcu etmeyiz. Gönderirken de, neler olabileceğini ve ne yapmaları gerektiğini sıkı sıkıya anlatırız ve bu hastalar ile hep irtibatta oluruz, onları sık aralıklarla hastaneye kontrole çağırırız. Pek sık olmasa da, özellikle baş ağrısı, bulantı-kusma, bilinç değişiklikleri, sara nöbetleri, kollarda ve bacaklarda kuvvet kaybı vb. belirti ve bulgular, bu hastaların mutlaka bize haber vermeleri gereken durumlardır. Ancak, pratikte çok sık gördüğümüz davranış biçimi bu hastaların adeta bize bağımlı olmalarıdır. Aradan yıllar geçse dahi ve gribal enfeksiyon gibi hiç alakasız bir durumda bile bize danışma ihtiyacı duyarlar. Bu da birçok problemin daha ortaya çıkmadan müdahale edilebilmesine fırsat verir.
Hastanın dikkat etmesi gerekenler
Hastalar için unutulmaması gereken nokta şudur: Hayatlarında artık yeni bir sayfa açılmıştır; en ufak bir ayrıntının bile hesaplanırken geçirdikleri hastalık ve ameliyat göz ardı edilmemelidir. Düzenli bir yaşam, sevilen ve ilgi ile sürdürülen bir meşguliyet, hekimleri ile her zaman irtibat halinde olmaları ve periyodik kontrollerini ihmal etmemeleri bizim ısrarla üstünde durduğumuz noktalardır.
Ani, çok şiddetli ve geçmeyen baş ağrısına dikkat!
Bizim için ani başlayan, çok şiddetli ve geçmeyen baş ağrısı Spontan Subaraknoid Kanama (SAK) dediğimiz ağır bir beyin kanamasının en önde gelen belirtisidir. Bu kanama türü çok ağır sonuçları olan; ancak zamanında müdahale edildiğinde tedavi şansı ve başarı oranı yüksek bir tablodur. Kişinin daha önce yaşamadığı kadar şiddetli yaşadığı baş ağrısına aynı zamanda ense sertliği, bulantı, kusma, bilinç düzeyinde bozulma, taraf gösteren kuvvet kaybı, duyu bozuklukları, anlama ve/veya ifade kaybı ile ortaya çıkan konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, sara (epilepsi) atakları ile birlikte nörolojik ve nörolojik olmayan akla gelebilecek her türlü belirti de eşlik edebilir. Klinik tablonun bu kadar zengin olması, olayın aniden gelişmesine, çok yüksek bir basınçla büyük hacimli bir kanın; beyin, omurilik ve sinirlere yayılmasına ve böylece tüm sinir sistemini hem hacimsel olarak hem de işlevsel olarak bütünüyle etkilemesine bağlıdır. Subaraknoid kanama, %80 sıklıkla beyin atardamarındaki bir baloncuğun (anevrizmanın) yırtılarak kanaması sonucu ortaya çıkar. Beyin anevrizması ve bunun kanaması ile ortaya çıkan subaraknoid kanama, tanı ve tedavi yönünden, yüksek donanımlı bir merkezi ve esas olarak beyin cerrahı, anestezi ve yoğun bakım uzmanı, nöroradyologdan oluşan deneyimli bir ekibi gerektirir. İlk andan başlanarak yapılacak iyi bir tedavi ile beynin korunması sağlanır ve anevrizma kapatılırsa iyi sonuçlar alabilmek mümkün olur.